Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) ve
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen)
Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, 27 Mayıs 1960 darbesinin 63. yılı münasebetiyle
bir mesaj yayımladı.
27 Mayıs’ı unutmayacağını söyleyen Coşkun mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’nin yakın tarihi aslında darbeler tarihidir. Millet iradesinin gasp edilmesi, çok partili hayata geçildikten sonra başlamış ve neredeyse her 10 yılda tekrarlanan bir utanca dönüşmüştür. Bu utanç geleneğinin başlangıcı ise 27 Mayıs’tır. Siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçen darbeyle birlikte Anayasa rafa kaldırılmış, TBMM feshedilmiş, subaylardan oluşan Milli Birlik Komitesi ülke idaresini ele alarak milletin verdiği yetkiyi gasp etmiştir.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve hükûmet üyeleri darbe sonucu tutuklanmıştır. Demokrat Parti milletvekilleri ve birçok üyesi de yıllar sürecek zulümlere duçar olmuşlardır. Üniversiteler cuntanın hedefi olmaktan kurtulamamış, bazı üniversitelerin kapısına kilit vurulurken 147 öğretim görevlisi de ihraç edilmiştir. İhraç edilenler arasında ayrıca hâkim ve yargıçlar da vardır. Cunta sivillerin yanı sıra kendisinden görmedikleri askerleri de hedef almış, 235 general ile 3 bin 500 civarında subay emekliye sevk edilmiştir.
27 Mayıs cuntası, siyaset kurumuyla birlikte siyasi aktörleri de yok etmeyi amaçlamıştır. Adnan Menderes ve arkadaşları, acımasız işkencelerle karşı karşıya kalmış ve bir noktadan sonra intihara girişecek raddeye gelmişlerdir. İçişleri Bakanı Namık Gedik darbenin ilk kurbanı olmuştur. Cuntanın şekillendirdiği bir yargı tarafından yargılanan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmiştir. Menderes ve arkadaşları, milletin kalbinde yer edinirken idam kararlarına imza atanlar ve arkasındaki cunta maşeri vicdanda mahkûm olmuş, lanetlenmiş ve isimleriyle sayfaları kirletmişlerdir.
27 Mayıs darbesi, aynı zamanda siyaset kurumunu yok etmeyi ve siyasi aktörleri kontrol altında tutmayı amaçlamıştır. Cuntanın inşa ettiği sistemde milli irade, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleriyle inkıtaya uğratılmıştır. Dipçiğin, postalın, üniformanın siyaset kurumu üzerindeki baskısı, 15 Temmuz darbe girişimine kadar sürmüştür.
15 Temmuz’da hem siyasi iradenin hem de aziz milletimizin direnişiyle darbecilere unutamayacakları bir ders verilmiştir. Artık 27 Mayıs ve takip eden cuntacıların, siyasi aktörleri Adnan Menderes’in akıbetiyle korkutmalarının yerini, 15 Temmuz cuntasının akıbetini gören darbeci zihniyetlilerin yaşadığı korku almıştır. Cuntadan ümidini kesen karanlık mihrakların terörü bir silah olarak kullanmasına da aziz milletimiz bugüne kadar yol vermediği gibi bundan sonra da yol vermeyecektir.
Büyük Memur-Sen ailesi olarak 27 Mayıs ve diğer tüm darbeleri kınıyor, lanetliyoruz. Merhum Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla birlikte, başta 15 Temmuz şehitlerimizi ve darbelerin gadrine uğramış, vefat etmiş insanlarımızı rahmetle anıyoruz. Türkiye’nin darbe gibi karanlık günleri bir daha yaşamamasını; mazlumların hamisi, gönül coğrafyamızın pusulası konumunu sürdürmesini temenni ediyoruz”.
BİHA