Şehir Plancıları Odası’ndan sel felaketi açıklaması!

Şehir Plancıları Odası İl Temsilciliği, Şanlıurfa’da yaşanan sel felaketine ilişkin yaptığı açıklamada, “Sonuç olarak ortaya çıkan bu ağır tablonun müsebbiplerini görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Başta şehircilik ilke ve esasları olmak üzere, bilime tekniğe, doğaya saygılı daha yaşanabilir, sürdürülebilir şehirler halkımızın hakkıdır” ifadelerini kullandı.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Şanlıurfa İl Temsilciliği, yaşanan sel felaketinin ardından basın açıklaması yaptı.

Odanın açıklamasında yaşanan sel felaketinde doğaya yapılan yanlış müdahalelerin de etkisi bulunduğu vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:

 

 “Sel, deprem, çığ, toprak kayması gibi olaylar doğa olayı olup dünyanın süregelen akışının bir parçasıdır. Bu doğa olaylarını felakete çevirmenin ise başta plansızlık olmak üzere doğaya yapılan yanlış müdahaleler olduğunu belirtmek isteriz.

Şanlıurfa merkez özelinde kent makro formunu incelediğimizde kent merkezinden geçen Cavsak deresi, Karakoyun deresi, Mance deresi, Karaköprü-Sırrın deresi ve koruma bandında ki yapılaşmaların depremde yıkım tehlikesi oluşturduğu, sel olayında ise taşkına ve can kayıplarına neden olduğunu, tarım arazilerine konumlanan yatırımların ve yanlış kurgulanan ulaşım kararlarının felakete davetiye çıkardığını gözlemlemiş bulunmaktayız.

Geldiğimiz noktada bilime, tekniğe, doğaya rağmen yapıya ve şehre yapılan yanlış müdahalelere, yerel yönetimlerin ihmalleri (dere yataklarının koruma bandına verilen yapılaşma izinleri, alt yapı eksikleri, meteorolojinin uyarılarına rağmen önlem almamaları, şehri gereğinden fazla betona maruz bırakmaları) eklenince doğa kendisine yapılan müdahalelerin cevabını vermiştir. Ya doğa ile beraber yaşamayı öğreneceğiz ya da işi fıtrata, kadere, mukadderata bağlamaya, her gün yeni canlar kurban vermeye devam edeceğiz. Doğayı, tarım arazilerini, dere yataklarını yapılaşmaya açmanın bedelini ne yazık ki ülkemiz ve halkımız ödemiş ve ödemektedir. Doğa müdahaleyi kabul etmez, 100 yılda bir de olsa intikamını mutlaka alır.

Sonuç olarak ortaya çıkan bu ağır tablonun müsebbiplerini görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Başta şehircilik ilke ve esasları olmak üzere, bilime tekniğe, doğaya saygılı daha yaşanabilir, sürdürülebilir şehirler halkımızın hakkıdır. Bu hakkı halkımıza sunamayan yönetimler defaatle uyarmamıza rağmen günü kurtarmaya, (deprem master planı, ulaşım master planı, risk değerlendirmesi ve acil durum afet planı) gibi ana planları ve planlama kriterlerini göz ardı etmeye devam etmişlerdir. En azından bundan sonra ki süreçte idarecilerimizi, ders çıkarmaya, kaybettiğimiz canların sorumlusu oldukları bilinciyle; bilimi, tekniği, planlama ilke ve esaslarını önceleyen kararlarla hareket etmeye davet ediyoruz. İhtiyacımız olan daha fazla beton değil; doğa ve insan odaklı planlamadır”.

BİHA